İş hayatımızda, sosyal yaşantımızda ve ailemizde hepimizin örnek aldığı ve kendimize “rol model” olarak belirlediğimiz kişiler vardır aslında. Bazılarımız bunu başkalarına veya kendisine itiraf etmeye çekindiği için gizli tutar veya yok der.
Rol model; davranışları, kişisel özellikleri veya bazı özel vasıflarıyla örnek alınan, taklit edilen kimse olarak tanımlanmaktadır.
Çocuğun gelişme ve kendini bulma yolculuğunda ilk rol model ebeveynleridir. Yaş ilerledikçe çocuk, çekirdek aile veya geniş aile içinde kendine yakın gördüğü kişiler içinden yeni rol modeller seçebilir. İlerleyen yıllarda ilgi alanının değişimi ve gelişimine göre rol modelleri de değişebilir. Rol modeli seçimi bilinç dışı gerçekleşen bir süreçtir. Yani bu süreç çocuğun “Acaba hangisini rol modeli olarak seçsem?” diye düşünüp karar vererek belirlediği bir süreç değildir. Bu seçimdeki temel nokta etkilenmedir. Ancak bunu da belirleyen, çocuğun dünyaya gözünü açtığı andan itibaren etkileşim içine girdiği kişilerin zihninde oluşturduğu veri havuzudur. Bu veri havuzunu oluşturan temel unsur aile ortamıdır.
Sağlık ve güvenlik kültürü kavramını ilk konuşacağımız ve rol model olarak etkileyeceğimiz kişiler de çocuklardır.
-Kızım ben sigara içiyorum ama sen içme!
-Oğlum ben araba kullanırken istem dışı gerilip küfür ediyorum ama sen etme!
-Emniyet kemeri beni rahatsız ediyor ama sen tak!
-Ben bağırmış olabilirim ama sen annene bağırma!
Çocuklar söylediklerimizden çok ne yaptığımızla ilgilenirler. Sadece çocuklar da değil aslında çevremizdeki herkes için geçerlidir bu.
İşyerimizde ve sosyal çevremizde de sağlık ve güvenlik yaklaşımının bir kültür haline gelmesini istiyorsak, önce kendimiz “rol model” olmalı ve istediğimiz değişiklik için karşı tarafın bizden ilham almasını beklemeliyiz. Ancak bu şekilde davranışların ve güvenlik kültürünün kalıcılığından bahsedebiliriz.
Sağlık ve güvenlik kültürünün gelişmesi için;